29 Kasım 2014 Cumartesi

KURAN YETERLİDİR 12

Bu indirdiğimiz mübarek bir Kitap'tır. Şu halde O'NA UYUN ve korkup-sakının. Umulur ki esirgenirsiniz. [En'am Suresi, 155]


HADİS ÇELİŞKİLERİ -5-

Peygamberimiz, kendine vahyedilene uymakla sorumluydu, tüm insanlığa da kendine vahyedileni yani Kuran'ı tebliğ etti. 

Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: "Bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir." De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım." (Yunus Suresi 15)

Ayetteki ifadesiyle: "kendi nefsinden söz (yani HADİS) getirip hüküm verecek olmaktan samimiyetle korktuğu ve yalnızca vahyolunana yani Kuran'a uyduğu" belirtilmektedir.

Allah'ın mutlak doğruları ve hükümleri yalnızca Kuran'dadır. Bizler de Kuran'dan sorulacağız. Kuran hiç bir çelişki barındırmaz ama peygamberimiz adına uydurulan kitaplarda binlerce yalan ve çelişki vardır. Dolayısıyla bunlar dinin kaynağı olamazlar.



26 Kasım 2014 Çarşamba

NAMAZ NASIL KILINIR 8


NAMAZLARDAN SONRA RABBİMİZİ ÖVGÜ İLE TESBİH ETMELİYİZ

Namaz kadim (eski) bir ibadettir. İnsanlığın ilk yaratıldığı günden beri iman edenler üzerine farz kılınmıştır. Kuran apaçık bir kitaptır [Hud Suresi 1] ve ibadetlere dair tüm hükümler ondadır. 

Kaf Suresi 40. ayetten anladığımız üzere namazlardan sonra Allah'ı tesbih edip yüceltmek farzdır.

Namazda aslolan Allah'ı tesbih edip yüceltmek ve Yüce Rabbimizin huzurunda olduğumuzun bilincinde HUŞU içinde olmaktır.

Ayakta durup tesbih ederken, şekil ile ilgilenmek yerine namazın bilincinde olmamız gerekir. Ellerimizi nerede tutup, ayaklarımızı kaç cm açacağız ya da ellerimizi göbeğimizin üzerinde mi birleştireceğiz yoksa serbest mi bırakacağız gibi bizi namazın özünden alıkoyan şekille ilgili konular ile ilgilenmemeliyiz. Bizlere kendini tesbih ettirip yücelten Rabbimize Hamdoldun...



NAMAZ NASIL KILINIR 7

NAMAZ KILARKEN RABBİMİZE SAYGIMIZI VE SADECE O'NA TAPTIĞIMIZI GÖSTERMEK İÇİN SECDE ETMELİYİZ

Namaz kadim (eski) bir ibadettir. İnsanlığın ilk yaratıldığı günden beri iman edenler üzerine farz kılınmıştır. Kuran apaçık bir kitaptır [Hud Suresi 1] ve ibadetlere dair tüm hükümler ondadır. 

Hac Suresi 26. ayetten anladığımız üzere namazda, önce ayakta durup (kıyam) Allah'ı tesbih edip - yüceltmemiz gerekiyor, devamında eğilip Rabbimize kul olduğumuzu gösteren ruku etmemiz gerekiyor, son olarak da secde ile namazı bitirmek gerekiyor. Kuran'dan kolayımıza gelen Allah'ı övücü ayetleri de okumalıyız. (Müzemmil Suresi 20)

Namazda aslolan Allah'ı tesbih edip yüceltmek ve Yüce Rabbimizin huzurunda olduğumuzun bilincinde HUŞU içinde olmaktır. Ayakta durup tesbih ederken, şekil ile ilgilenmek yerine namazın bilincinde olmamız gerekir. Ellerimizi nerede tutup, ayaklarımızı kaç cm açacağız ya da ellerimizi göbeğimizin üzerinde mi birleştireceğiz yoksa serbest mi bırakacağız gibi bizi namazın özünden alıkoyan şekille ilgili konular ile ilgilenmemeliyiz. Bize ibadet yöntemlerimizi gösteren Allah'a hamdolsun



24 Kasım 2014 Pazartesi

NAMAZ NASIL KILINIR 6

NAMAZ KILARKEN RABBİMİZE SAYGIMIZI VE SADECE O'NA TAPTIĞIMIZI GÖSTERMEK İÇİN RUKÜ ETMELİYİZ

Namaz kadim (eski) bir ibadettir. İnsanlığın ilk yaratıldığı günden beri iman edenler üzerine farz kılınmıştır. Kuran apaçık bir kitaptır [Hud Suresi 1] ve ibadetlere dair tüm hükümler ondadır. 

Hac Suresi 26. ayetten anladığımız üzere namazda, önce ayakta durup (kıyam) Allah'ı tesbih edip - yüceltmemiz gerekiyor, devamında eğilip Rabbimize kul olduğumuzu gösteren ruku etmemiz gerekiyor, ayrıca Kuran'dan kolayımıza gelen Allah'ı övücü ayetleri okuyabiliriz. (Müzemmil Suresi 20)

Namazda aslolan Allah'ı tesbih edip yüceltmek ve Yüce Rabbimizin huzurunda olduğumuzun bilincinde HUŞU içinde olmaktır. Ayakta durup tesbih ederken, şekil ile ilgilenmek yerine namazın bilincinde olmamız gerekir. Ellerimizi nerede tutup, ayaklarımızı kaç cm açacağız ya da ellerimizi göbeğimizin üzerinde mi birleştireceğiz yoksa serbest mi bırakacağız gibi bizi namazın
özünden alıkoyan şekille ilgili konular ile ilgilenmemeliyiz. Bize ibadet yöntemlerimizi gösteren Allah'a hamdolsun




PEYGAMBERİMİZ HANGİ MEZHEPTEN İSE BEN DE O MESHEPTENİM

Allah İslamı Hak olmak üzere indirdi ve içinde dine ait tüm hükümlerin olduğu, ibadet yöntemlerini bildirdiği Kuran'ı da peygamberimiz vasıtasıyla tüm insanlığa gönderdi. Kuran'ın da apaçık olduğunu ve bizzat kendisinin açıkladığını bildirdi. (Hud Suresi 1)

Kuran'ın nazil oluşundan yaklaşık 200 yıl sonra farklı görüşler ortaya çıktı ve mezhep sistematiği başladı. Kuran'da olmamasına rağmen haramlar ve yeni pratikler ortaya çıktı. Yüzlerce farklı görüş (itikat) ve pratik (amel) sistem ve kategori altında şematize edildi. Tıpkı Hıristiyanların İznik konsülünde yaptıkları gibi yüzlerce görüş dört Hak (!) mezhebe indirildi. Bunu yaparken sözlü ve yazılı olmayan bir mütabakat vardı ve diğer tüm görüşler din dışı ilan edildi. Oysaki dinin yani İslam'ın kaynağı Kuran bir tanedir. Nasıl olur da peygamberden çok kısa bir süre sonra bu kadar ayrılık olur?

Dört Hak mezhep adı altında, peygamberimiz ve onun mubarek arkadaşlarının uygulamadığı ve yol olarak benimsemediği mezhepler ne korkunçki bugün İslam'ın binlerce takipçisi tarafından Kuran'dan önde tutulur olmuştur. Ancak Allah'ın Hak Kitabı Kuran kıyamete kadar bakidir ve değiştirilmesi söz konusu değildir.
Gerçek müminler peygamberimizin mezhebine yani Kuran'a uyarlar ve asla kopmayan kulba yapışmış olurlar.

"Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir." [Bakara Suresi, 256]




23 Kasım 2014 Pazar

HARAM YETKİSİ YALNIZ ALLAH'INDIR

ALLAH'TAN BAŞKA KİMSENİN YETKİSİ OLMADIĞI HALDE HELALLERİ HARAM KILAN KİŞİLERİN VARLIĞINI UNUTMAYIN!

De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları KİM HARAM KILMIŞTIR?" De ki: "Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır." Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız. [Araf Suresi, 32]

Yüce Allah ayette önemli bir gerçeği belirtmektedir: “helalleri haram kılan kişilerin varlığı.”…

Günümüzde elbette haramları helal gibi görüp umarsızca yaşayan insanlar bulunmaktadır fakat ayette, Allah’ın helal kıldıklarını “din adına” haram kılan insanlardan bahsedilmektedir.
Yani bu insanlar aslında dini değiştirmekte ve Allah’ın adını kullanarak farklı bir dinin propagandasını yapmaktadırlar.

Kuran'da bildirilmeyen hükümler hakkında hüküm verenler bu hükümlere de sözde hadisleri delil sunanlar Kuran'ı bilenler tarafından çok net fark edilir. Bunun içindir ki Allah’a iman eden bir kul olarak Kuran’ı çok iyi bilmeli ve üzerinde iyiden iyiye düşünmeliyiz.

(Bu Kur'an,) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. [Sad Suresi, 29]



KURAN'A AYKIRI (YALAN) HADİSLER 4

Zuhruf Suresinin 44. Ayetinde bildirildiği üzere Müslümanlar Kuran'dan sorulacaklardır. Dine dair tüm hükümler Kuran'dadır. Allah Kuran'ı koruyacağına dair güvence vermiş ve bizlere atamız İbrahim (as)'ın dini gibi kolay bir din yollamıştır (Hac Suresi 78) 

Şurası unutulmamalıdır ki; Peygamberimiz Hz. Muhammed, Kuran’ın en mükemmel uygulayıcısıdır. Tüm hayatı boyunca Kuran’a uygun olarak yaşamıştır ve Müslümanlar için en mükemmel örnektir. Peygamberlik hayatı boyunca tüm uygulama ve sözleri kuşkusuz ki Kuran’la tam bir mutabakat içindedir ve bunlardan günümüze ulaşanlar bulunmaktadır. “Hadis” adı verilen bu sözlerin bir kısmı, Kuran’ın uygulamalarını yansıtır. Bu sebeple bunların Peygamberimiz (sav)’e ait olduğu açıktır ve sahihtir.

Ancak şu bir gerçektir ki, hadis kitaplarına sonradan eklenmiş, Peygamberimiz (sav)’in sözleri ve uygulamalarıyla hiç ilgisi olmayan bir kısım açıklamalar günümüzde hadis kitaplarında bulunmaktadır. Bu sözlerin sahih hadislerden ayırt edici özelliği, Kuran ile tam anlamıyla çelişmeleridir. Kuran ile çelişen bir söz ve uygulamanın Peygamberimiz (sav)’e ait olması imkansızdır.

Yüzyıllarca tahrif edilmeye çalışılan İslam için en büyük sorunlardan biri de bu uydurulan hadislerdir. Bağnazlığın kaynağı olan bu yalan hadisler hayatın her alanında insanları İslam’dan soğutmakta ve sevgi-şefkat dini olan İslam'ın yanlış anlaşılmasına sebep olmaktadır. Bu hadisler uydurma olduğu için elbette ki hem kendi aralarında hem de Kuran ile çelişmektedir. Bizler bu çalışma ile bu gerçeği vurgulamak istedik...



22 Kasım 2014 Cumartesi

KURAN'DA HÜKMÜ KALKAN (NESHEDİLEN) AYET YOKTUR.

Kuran ayetlerinin hükmü kalkmaz. Bazı ayetlerin hükmü kalktı (nesh edildi) demek şeytani bir söylemdir ve dini tahrif çalışmalarıdır. Kuran'daki bütün ayetlerin hükmü geçerlidir. Bir ayetin hükmünü başka bir ayet veya herhangi bir hadis kaldıramaz. Kuran'ı Allah korumuştur. 

"Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz." [Hicr suresi, 9]

Ayetlerimizi etkisiz bırakmak için çaba harcayanlar; işte onlar da azabın içine getirilmişlerdir. [Sebe Suresi, 38]


21 Kasım 2014 Cuma

KURAN'A AYKIRI (YALAN) HADİSLER 3

Zuhruf Suresinin 44. Ayetinde bildirildiği üzere Müslümanlar Kuran'dan sorulacaklardır. Dine dair tüm hükümler Kuran'dadır. Allah Kuran'ı koruyacağına dair güvence vermiş ve bizlere atamız İbrahim (as)'ın dini gibi kolay bir din yollamıştır (Hac Suresi 78) 

Şurası unutulmamalıdır ki; Peygamberimiz Hz. Muhammed, Kuran’ın en mükemmel uygulayıcısıdır. Tüm hayatı boyunca Kuran’a uygun olarak yaşamıştır ve Müslümanlar için en mükemmel örnektir. Peygamberlik hayatı boyunca tüm uygulama ve sözleri kuşkusuz ki Kuran’la tam bir mutabakat içindedir ve bunlardan günümüze ulaşanlar bulunmaktadır. “Hadis” adı verilen bu sözlerin bir kısmı, Kuran’ın uygulamalarını yansıtır. Bu sebeple bunların Peygamberimiz (sav)’e ait olduğu açıktır ve sahihtir.

Ancak şu bir gerçektir ki, hadis kitaplarına sonradan eklenmiş, Peygamberimiz (sav)’in sözleri ve uygulamalarıyla hiç ilgisi olmayan bir kısım açıklamalar günümüzde hadis kitaplarında bulunmaktadır. Bu sözlerin sahih hadislerden ayırt edici özelliği, Kuran ile tam anlamıyla çelişmeleridir. Kuran ile çelişen bir söz ve uygulamanın Peygamberimiz (sav)’e ait olması imkansızdır.

Yüzyıllarca tahrif edilmeye çalışılan İslam için en büyük sorunlardan biri de bu uydurulan hadislerdir. Bağnazlığın kaynağı olan bu yalan hadisler hayatın her alanında insanları İslam’dan soğutmakta ve sevgi-şefkat dini olan İslam'ın yanlış anlaşılmasına sebep olmaktadır. Bu hadisler uydurma olduğu için elbette ki hem kendi aralarında hem de Kuran ile çelişmektedir. Bizler bu çalışma ile bu gerçeği vurgulamak istedik..




NAMAZ NASIL KILINIR 5

Namaz kadim (eski) bir ibadettir. İnsanlığın ilk yaratıldığı günden beri iman edenler üzerine farz kılınmıştır. Kuran apaçık bir kitaptır (Hud Suresi 1) ve ibadetlere dair tüm hükümler ondadır. 

Hac Suresi 26. ayetten anladığımız üzere namazda, önce ayakta durup (kıyam) Allah'ı tesbih edip - yüceltmemiz gerekiyor, ayrıca Kuran'dan kolayımıza gelen Allah'ı övücü ayetleri okuyabiliriz. (Müzemmil Suresi 20) Namazda aslolan Allah'ı tesbih edip yüceltmek ve Yüce Rabbimizin huzurunda olduğumuzun bilincinde HUŞU içinde olmaktır. Ayakta durup tesbih ederken, şekil ile ilgilenmek yerine namazın bilincinde olmamız gerekir. Ellerimizi nerede tutup, ayaklarımızı kaç cm açacağız ya da ellerimizi göbeğimizin üzerinde mi birleştireceğiz yoksa serbest mi bırakacağız gibi bizi namazın
özünden alıkoyan şekille ilgili konular ile ilgilenmemeliyiz.


20 Kasım 2014 Perşembe

NAMAZ NASIL KILINIR 4


KURAN'A GÖRE MÜSLÜMANLAR NAMAZ'DA MESCİD-İ HARAMA YÖNELİRLER

İslam Alemi'nin merkezi olan Mescid-i Haram, ilk inşa edildiği günden bu yana bütün resullerin namazda yöneldikleri mubarek bir mekandır. Rabbimiz, Kuran'da namazın her aşamasını detaylıca tarif etmiştir, buna göre müslümanlar da namazda yönlerini Mescid-i Harama yani Kabe'ye çevirirler. Bize ibadet yöntemlerini gösteren Rabbimize Hamdolsun...


KURAN'A GÖRE NAMAZ NASIL KILINIR 3


KURAN'A GÖRE NAMAZ ÖNCESİ SADECE ABDEST ALINMASI YETERLİDİR
Maide Suresi 6. ayette, tarif edilen abdest ibadeti yalnızca namaz öncesi yapılması gerektiği bildirilir. Namaza başlamadan önce abdest almak gerekir. Abdestin nasıl olduğu ise Maide Suresi 6. ayetinde şöyle bildirilir:

Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da... [Maide Suresi, 6]


17 Kasım 2014 Pazartesi

HADİSLERİN HADİSLERLE OLAN ÇELİŞKİLERİ 4

Öncelikle böyle bir çalışma ile Kuran'a mutabık olan hadislerin haricinde birçok sözde hadisin kendileri aralarında bile çelişki içinde olduğunu vurgulayarak dinin kaynağı olarak rivayet edilen hadislerin değil Allah’ın vahyi olan Kuran’ın rehber edinmesi gerektiğini vurguluyoruz. Zira Peygamberimiz de daima kendisine vahyedilene uymuş, vahyin dışına çıkmamış ve asla kendinden hükümler koymamıştır. Kuran’ı incelediğimizde bu gerçeği çok net anlayabiliyoruz.

Dolayısıyla İslam'ın tek kaynağı Kuran'dır. Peygamberimizde yalnızca kendisine vahyedilen Kuran'a uymuştur. Bizim de amacımız Peygamberimizin en büyük sünneti olan Kuran'a uymaktır...
----
Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım." [Yunus Suresi, 15]

Sana vahyolunana uy... [Yunus Suresi, 109]

O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz. O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir. [Necm Suresi, 3-4]

Nitekim Peygamberimiz bir hadisinde uyulması gereken tek rehber ve tek kaynağın Kuran olduğunu şu şekilde ifade etmiştir:

Size tutunduğunuz vakit, asla dalalete düşmeyeceğiniz şeyi bıraktım: Allah'ın Kitabı Kuran... (Ramuz El-Ehadis 1. Cilt, s. 250, no. 8)


NAMAZ NASIL KILINIR 2

KURAN'A GÖRE NAMAZ, ALLAH'I ANMAK İÇİN YAPILAN BİR İBADETTİR. 

Allah, Kendisi için yapacağımız ibadet yöntemlerini Kuran'da bildirmiştir. Bu ibadetleri yaparken Kuran'dan başka hiç bir kaynağa ihtiyacımız yoktur. "Namaz Nasıl Kılınır" isimli resimli anlatım serimizde de insanların aklına takılan soruları detaylıca anlattık ki, Allah'ın Kitabında eksik olmadığı anlaşılarak her ibadetimizi Kuran'a göre yapabileceğimiz gerçeği bilinsin. 

Bu serinin ikincisi, 'Namaz yalnızca Allah'ı anmak için kılınır' gerçeğidir. Namazın nasıl kılınacağına dair tüm detayları resimli anlatımlarla anlatacağız inşaAllah. Bizlere ibadet yöntemlerini gösteren Allah'a hamdolsun...


16 Kasım 2014 Pazar

NAMAZ NASIL KILINIR 1

KURAN'A GÖRE NAMAZ, VAKİTLERİ BELİRLENMİŞ BİR İBADETTİR. 

Allah Kuran'da kendisi için yapacağımız ibadet yöntemlerini bildirmiştir. Bu ibadetleri yaparken başka hiç bir kaynağa ihtiyacımız yoktur. "Namaz Nasıl Kılınır" isimli resimli anlatım serimizde de insanların aklına takılan soruları detaylıca anlattık ki, Allah'ın Kitabında eksik olmadığı anlaşılsın ve her ibadetimizi Kuran'a göre yapabileceğimiz bilinsin. 

Bu serinin ilki, Kuran'da namaz vakitlerinin bildirilmiş olduğu resimli anlatımlardır. Daha önce "Kuran'a Göre İbadetler" isimli çalışmamızda namaz vakitlerini anlatmıştık. O klasörü de takipçilerimiz inceleyebilirler. Bizlere ibadet yöntemlerimizi gösteren Allah'a hamdolsun...

15 Kasım 2014 Cumartesi

KURAN’A GÖRE KADIN, BORÇLAR HUKUKU HARİÇ HER KONUDA TEK BAŞINA ŞAHİT OLABİLİR

Bağnaz zihniyetin kadınlarla ilgili çarpıtmış olduğu konulardan biri de "KADINLARIN ŞAHİTLİĞİNİN YARIM OLDUĞU" konusudur. Halbuki Kuran, kadın ile erkeğin şahitliğini borçlar hukuku haricinde bir tutmuştur. Bu istisnaya rağmen Kuran’da, hiçbir yerde “bir erkeğin şahitliği iki kadına eşittir” diye geçmezken bağnaz zihniyet savunucuları, ısrarla kadınların şahitliğinin yarım olduğunu iddia ederler. Bu iddialarına da Bakara Suresi 282. ayeti delil sunarlar.

Oysa ayette bildirilen vadeli borçlar konusundaki bu şahitlik, maddi menfaatler söz konusu olduğu için birçok kişinin şahitlik yapmaktan kaçındığı bir konudur. Ayetin sonunda bu gerçeğe dikkat çekilerek yazıcıya ve şahitlere zarar verilmemesi gerektiği özellikle vurgulanır. Allah böylesine zorlu sorumluluk isteyen bir konuda yine kadınlara özel ihtimam göstererek ana sorumluluğu erkeklere vermiştir.

Kuran’da, kadının bahsinin geçtiği ayetlerde, kadına büyük bir değer verilmiş, kadın, tüm zor şartlarda özel bir himaye altına alınmıştır. Fakat bir yandan da sorumluluk olarak erkek ile eşit tutulmuştur. Dolayısıyla kadının korunması, bu korumaya muhtaç olduğu için değil, özel bir değere sahip olduğu içindir. Allah, borçlar hukukundaki şahitlik konusunda da kadınları özel bir korumaya almıştır.



KURAN'I YALNIZCA ALLAH TEFSİR EDER (AÇIKLAR)


Sonra muhakkak onu (Kuran'ı) AÇIKLAMAK Bize ait bir iştir. [Kıyamet Suresi, 19]

Ayette görüldüğü gibi Kuran'ı Allah açıklar, bize de Kuran ile öğretir. Ayetler bu kadar net, anlaşılır ve açıkken hala başka kaynaklar aramak, Kuran'ın apaçık ve eksiksiz olduğu Allah tarafından bildirilmişken 'Kuran tek başına yetmez, anlamak için tefsire bakmak lazım' demek samimiyetsizlikten öteye geçmez (cehalet nedeniyle yapanları tenzih ederiz)

Kuran; hükmü kıyamete kadar geçerli, Yüce Rabbimizin apaçık ve eksiksiz kitabıdır. Allah Kuran'ın bir çok ayetinde Kuran'ın eksiksiz ve apaçık olduğunu bildirmektedir:

...Biz Kitap'ta hiç bir şeyi NOKSAN BIRAKMADIK. [En'am Suresi, 38]

O, size Kitabı AÇIKLANMIŞ OLARAK indirmiştir... [En'am Suresi, 114]

Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlar için HER ÖRNEĞİ gösterdik... [Rum Suresi, 58]

Haramları yalnızca Allah belirler ve tek hüküm koyucu Allah'tır. Allah'ın hükümleri ayetlerde son derece açık ve anlaşılır şekilde belirtilir. Peygamberimiz Hz.Muhammed, Allah’ın elçisidir yani Allah’ın mesajını alıp getiren kişidir. Ekleme yapmaz, kendinden haram belirlemez, hüküm koymaz.

Kuran'da haramlar ve helaller birbirinden kesin çizgilerle ayrılmış ve insanları tereddüde sürükleyecek tek bir husus bırakılmamıştır. İnsanlar kendilerine söylenen herhangi bir hükmün doğruluğunu hemen Kuran'a bakarak anlayabilme imkanına sahiptirler. Bu, Allah'ın insanlara verdiği büyük bir kolaylık ve rahmettir.

14 Kasım 2014 Cuma

HADİS ÇELİŞKİLERİ -3-

Peygamberimiz, kendine vahyedilene uymakla sorumluydu, tüm insanlığa da kendine vahyedileni yani Kuran'ı tebliğ etti. 

Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: "Bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir." De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım." (Yunus Suresi 15)

Ayetteki ifadesiyle: "kendi nefsinden söz (yani HADİS) getirip hüküm verecek olmaktan samimiyetle korktuğu ve yalnızca vahyolunana yani Kuran'a uyduğu" belirtilmektedir.

Allah'ın mutlak doğruları ve hükümleri yalnızca Kuran'dadır. Bizler de Kuran'dan sorulacağız. Kuran hiç bir çelişki barındırmaz ama peygamberimiz adına uydurulan kitaplarda binlerce yalan ve çelişki vardır. Dolayısıyla bunlar dinin kaynağı olamazlar.

KURAN'A GÖRE PEYGAMBERİMİZ ZENGİNDİ

Hurafeci ve bağnaz kişilerin zannettiğinin aksine Peygamberimiz zengindi. Allah onu fazlından zengin etmişti. Çok sıklıkla ziyafet verirdi arkadaşlarına, dostlarına. Ahzap suresinde Allah bu konuyu şu ayet ile bildiriyor:

"Ey iman edenler! (Rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın." [Ahzap Suresi, 53]

13 Kasım 2014 Perşembe

KURAN'A AYKIRI (YALAN) HADİSLER 2

Zuhruf Suresinin 44. Ayetinde bildirildiği üzere Müslümanlar Kuran'dan sorulacaklardır. Dine dair tüm hükümler Kuran'dadır. Allah Kuran'ı koruyacağına dair güvence vermiş ve bizlere atamız İbrahim (as)'ın dini gibi kolay bir din yollamıştır (Hac Suresi 78)

Şurası unutulmamalıdır ki; Peygamberimiz Hz. Muhammed, Kuran’ın en mükemmel uygulayıcısıdır. Tüm hayatı boyunca Kuran’a uygun olarak yaşamıştır ve Müslümanlar için en mükemmel örnektir. Peygamberlik hayatı boyunca tüm uygulama ve sözleri kuşkusuz ki Kuran’la tam bir mutabakat içindedir ve bunlardan günümüze ulaşanlar bulunmaktadır. “Hadis” adı verilen bu sözlerin bir kısmı, Kuran’ın uygulamalarını yansıtır. Bu sebeple bunların Peygamberimiz (sav)’e ait olduğu açıktır ve sahihtir.

Ancak şu bir gerçektir ki, hadis kitaplarına sonradan eklenmiş, Peygamberimiz (sav)’in sözleri ve uygulamalarıyla hiç ilgisi olmayan bir kısım açıklamalar günümüzde hadis kitaplarında bulunmaktadır. Bu sözlerin sahih hadislerden ayırt edici özelliği, Kuran ile tam anlamıyla çelişmeleridir. Kuran ile çelişen bir söz ve uygulamanın Peygamberimiz (sav)’e ait olması imkansızdır.

Yüzyıllarca tahrif edilmeye çalışılan İslam için en büyük sorunlardan biri de bu uydurulan hadislerdir. Bağnazlığın kaynağı olan bu yalan hadisler hayatın her alanında insanları İslam’dan soğutmakta ve sevgi-şefkat dini olan İslam'ın yanlış anlaşılmasına sebep olmaktadır. Bu hadisler uydurma olduğu için elbette ki hem kendi aralarında hem de Kuran ile çelişmektedir. Bizler bu çalışma ile bu gerçeği vurgulamak istedik...

12 Kasım 2014 Çarşamba

KURAN'A AYKIRI (YALAN) HADİSLER 1


Zuhruf Suresinin 44. Ayetinde bildirildiği üzere Müslümanlar Kuran'dan sorulacaklardır. Dine dair tüm hükümler Kuran'dadır. Allah Kuran'ı koruyacağına dair güvence vermiş ve bizlere atamız İbrahim (as)'ın dini gibi kolay bir din yollamıştır (Hac Suresi 78) 

Şurası unutulmamalıdır ki; Peygamberimiz Hz. Muhammed, Kuran’ın en mükemmel uygulayıcısıdır. Tüm hayatı boyunca Kuran’a uygun olarak yaşamıştır ve Müslümanlar için en mükemmel örnektir. Peygamberlik hayatı boyunca tüm uygulama ve sözleri kuşkusuz ki Kuran’la tam bir mutabakat içindedir ve bunlardan günümüze ulaşanlar bulunmaktadır. “Hadis” adı verilen bu sözlerin bir kısmı, Kuran’ın uygulamalarını yansıtır. Bu sebeple bunların Peygamberimiz (sav)’e ait olduğu açıktır ve sahihtir.

Ancak şu bir gerçektir ki, hadis kitaplarına sonradan eklenmiş, Peygamberimiz (sav)’in sözleri ve uygulamalarıyla hiç ilgisi olmayan bir kısım açıklamalar günümüzde hadis kitaplarında bulunmaktadır. Bu sözlerin sahih hadislerden ayırt edici özelliği, Kuran ile tam anlamıyla çelişmeleridir. Kuran ile çelişen bir söz ve uygulamanın Peygamberimiz (sav)’e ait olması imkansızdır.

Yüzyıllarca tahrif edilmeye çalışılan İslam için en büyük sorunlardan biri de bu uydurulan hadislerdir. Bağnazlığın kaynağı olan bu yalan hadisler hayatın her alanında insanları İslam’dan soğutmakta ve sevgi-şefkat dini olan İslam'ın yanlış anlaşılmasına sebep olmaktadır. Bu hadisler uydurma olduğu için elbette ki hem kendi aralarında hem de Kuran ile çelişmektedir. Bizler bu çalışma ile bu gerçeği vurgulamak istedik...






HADİS ÇELİŞKİLERİ -2-

Peygamberimiz, kendine vahyedilene uymakla sorumluydu, tüm insanlığa da kendine vahyedileni yani Kuran'ı tebliğ etti. 

Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: "Bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir." De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım." (Yunus Suresi 15)

Ayetteki ifadesiyle: "kendi nefsinden söz (yani HADİS) getirip hüküm verecek olmaktan samimiyetle korktuğu ve yalnızca vahyolunana yani Kuran'a uyduğu" belirtilmektedir.

Allah'ın mutlak doğruları ve hükümleri yalnızca Kuran'dadır. Bizler de Kuran'dan sorulacağız. Kuran hiç bir çelişki barındırmaz ama peygamberimiz adına uydurulan kitaplarda binlerce yalan ve çelişki vardır. Dolayısıyla bunlar dinin kaynağı olamazlar.



11 Kasım 2014 Salı

Yanlış Blinen Gerçekler

Artık sitemizden de bizlere ulaşabilirsiniz.

Dünyada İslam adına ortaya çıkan dev bir kesim var. Kuran’dan habersizler. Kendi türettikleri, hurafelerden oluşan batıl bir dini yaşıyorlar. Kuran’da olmayana Kuran’da var diyorlar, helali haram kılıyor, yeni bidatler üretiyor ve sevgi ve barış dini olan İslam’ı nefret ve savaş dini haline getirmeye çalışıyorlar. En tehlikeli yönlerinden biri de yaşadıkları bu dine "İslam" adını veriyor ve İslam adı altında yaptıkları uygulamalarla gerçek İslam’a en büyük zararı veriyorlar. 

Bu sitede İslam dini adına yaşanan hurafelerin deşifresini bulabileceksiniz. Aynı zamanda yalnızca Kuran'da olan gerçekleri de yine bu site de bulabileceksiniz.


10 Kasım 2014 Pazartesi

KUTSAL OLAN ALLAH'IN KELAMI'DIR, ARAP LİSANI DEĞİL

Kuran’ı Arapça’nın dil bilgisi kurallarına sıkıştırıp anlaşılmayacağını iddia etmek, Kuran’ın apaçık olduğunu bildiren Allah’ın ayetlerini inkar anlamına gelir. Bunun için çok dikkat etmeli ve Kuran’ın eksiksiz, apaçık ve anlaşılır olduğuna iman edilmelidir. Allah, Kuran'ın bir çok ayetinde Kuran'ın eksiksiz ve apaçık olduğunu şöyle bildirir: 

..Biz Kitap'ta hiç bir şeyi NOKSAN BIRAKMADIK. [En'am Suresi, 38]

O, size Kitabı AÇIKLANMIŞ OLARAK indirmiştir... [En'am Suresi, 114]

Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlar için HER ÖRNEĞİ gösterdik... [Rum Suresi, 58]

Kuran, sadece Araplar için gelmiş bir kitap olmayıp tüm insanlığa gönderilmiş evrensel bir mesajdır. Arapça olan Kuran'ın lafzının anlaşılması, O’nun Arap dili oluşundan değil Allah Kelamı oluşundan kaynaklanır. Allah ise Kelamının apaçık ve eksiksiz olduğu yine Kuran ile bizlere bildirir.

Allah, vahyinin insanlar tarafından anlaşılması için onlara yine onların dili ve anlayışları ölçüsünde buyruklarını indirmiştir. Dolayısıyla Allah, Kendisine ait KELAM’ı, insana ait LİSAN vasıtasıyla beşer seviyesine indirmiş ve anlaşılarak yaşanması için Kitaplarını elçileri vasıtasıyla bizlere ulaştırmıştır. Elçilerin en önemli özellikleri ise Allah'ın vahyinden başkasına asla uymamaları ve asla kendi nefislerinden haram koyma, hüküm bildirme gibi Allah'ın yasakladığı bir tavrın içine girmemeleridir.




HADİS ÇELİŞKİLERİ -1-

Peygamberimiz, kendine vahyedilene uymakla sorumluydu, tüm insanlığa da kendine vahyedileni yani Kuran'ı tebliğ etti. 

Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: "Bundan başka bir Kur'an getir veya onu değiştir." De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım." (Yunus Suresi 15)

Ayetteki ifadesiyle: "kendi nefsinden söz (yani HADİS) getirip hüküm verecek olmaktan samimiyetle korktuğu ve yalnızca vahyolunana yani Kuran'a uyduğu" belirtilmektedir.

Allah'ın mutlak doğruları ve hükümleri yalnızca Kuran'dadır. Bizler de Kuran'dan sorulacağız. Kuran hiç bir çelişki barındırmaz ama peygamberimiz adına uydurulan kitaplarda binlerce yalan ve çelişki vardır. Dolayısıyla bunlar dinin kaynağı olamazlar.



KURAN'A GÖRE AYAKTA YEME-İÇMENİN BİR MAHSURU YOKTUR

İnsanları İslam dini adına bir çerçeve içine alıp onlara her türlü uydurma ve hurafeleri dini gereklilik gibi sunmak Allah'a karşı hüküm uydurmaktır.

Kuran çok serbestiyetçi ve her döneme hitap eden mübarek bir kitaptır. Allah'ın hükümleri bu kitabın içindedir. İnsanlar isterlerse ayakta isterlerse de oturarak yiyip içebilirler, hiç bir mahsuru yoktur. Bu tür uygulamalar dini bir gereklilik değildir, kişilerin isteğine bırakılmıştır.

8 Kasım 2014 Cumartesi

''CEHENNEMİ KADINLAR DOLDURACAK” İNANCI APAÇIK BİR HURAFEDİR

Bağnaz zihniyetin sevgisizliğini ve katılığını gözler önüne seren en çarpıcı örneklerden biri de kadınlar hakkında uydurdukları “cehennemi kadınlar dolduracak” düşüncesidir. Bu düşüncelerinin hiçbir kaynağı bulunmadığı gibi sözde Peygamberimizden rivayet edildiğini iddia etmektedirler. Oysa Allah Kuran’da cehennemi yalnızca inkar edenlerle dolduracağını bildirmiştir.


KURAN'A GÖRE YAHUDİ ve HRİSTİYANLARIN (EHLİ KİTAP) YEMEKLERİ YENEBİLİR

Kuran, Allah tarafından apaçık ve Hak olarak yollanmış, Müslümanlar için bir rehber ve rahmettir. Her türlü ihtilaf ve akla takılan soruların cevabı Kuran'da bulunmaktadır.

Ehli Kitap ile olan sosyal ilişkileri de Kuran'dan öğreniriz. Buna göre onların yemeklerini yiyebilir, sohbet meclislerinde bulunabilir, onlarla sıkı dost ve arkadaş olabiliriz. İslamın ve insanlığın gereği de budur.

Kuran dışı kaynaklar ise Kitap Ehlini bir düşman gibi tanıtırlar ve neredeyse sosyal ilişkilerde hiç yer vermezler. Müslüman, hayatının her anında Kuran'a göre hareket ederek Kuran dışı ve Kuran'a muhalif her konuyu reddeder.


PEYGAMBERİMİZ CANIMIZDAN EVLADIR (DAHA DEĞERLİDİR)

"Biz seni alemler için yalnızca bir rahmet olarak gönderdik." (Enbiya Suresi, 107)
Ayetiyle bildirildiği gibi Hz. Muhammed (sav) dünyada yaşayan ve yaşamış milyarlarca Müslümanın İslam ile şereflenmesine vesile olan çok kutlu, mübarek ve alemlere rahmet bir peygamberdir. 

Peygamberimiz bütün alemler için gönderilmiştir ve o gönderilme sebebi olan vazifesini en iyi şekilde yapmıştır. Bütün dünyaya sevgi öğretmeni olan peygamberimizi elbette canımızdan çok seveceğiz. Dine inanmayan veya resulullah ile iman edenlerin arasını açmak isteyen fitnecilerden de uzak durup, peygamberimizin getirdiği nuru, yani Kuran'ı hayatımıza rehber edeceğiz. Kuran'ın eksiksiz, apaçık, anlaşılır, mufassal ve bizzat Allah tarafından açıklanmış bir kitap olduğunu bilip başka hüküm koyanlara aldanmayacağız. Resulullah gibi biz de Allah'ın yol gösterici kitabına inanıp ona tabi olacağız...

Bütün peygamberler gibi Hz. Muhammed (sav) de, Allah'ın yolladığı Kitabını toplumlara ulaştırdı, çünkü onların görevleri vahyi ulaştırmaktı, hüküm sahibi olan ise sadece Allah'tır.

"Ey kavmim, andolsun size Rabbimin risaletini tebliğ ettim (ulaştırdım) ve size öğüt verdim."(Araf Suresi 79)


7 Kasım 2014 Cuma

KURAN'A GÖRE SAVAŞ ANCAK "SAVUNMA" AMAÇLIDIR

"Gökler, yer ve ikisi arasında bulunanlar" ifadesi KAİNAT'ı anlatır. Bunların -yani kainatın- Rabbi, yani "efendisi" de Yüce Allah'tır.

Kuran dışı kaynaklar bizleri yanlışa sevk edebilir ve kavramları yanlış anlamamıza neden olabilirler. Kasıtlı söylenmese de peygamberimizi anlatmak için kullanılan "kainatın efendisi" tanımı yanlıştır ve dikkat edilmesi gerekir. Allah tek Hakimdir ve her şeyin Rabbi- Efendisi yalnızca O'dur.

Efendi kelimesinin kelime anlamı olarak Arapça'da ''Rab'' olarak geçer, aynı zamanda Mevla anlamını taşır.

Peygamberimiz bile olsa ''Rab'' kelimesi anlamına gelen Efendi kelimesini kullanırken yanlış anlamalar olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

----
Senden önce gönderdiklerimizden, gerçekten yemek yiyen ve pazarlarda gezen (elçi)lerden başkasını göndermiş değiliz. Biz, sizin kiminizi kimi için deneme (fitne konusu) yaptık. Sabredecek misiniz? Senin Rabbin görendir. (Furkan Suresi 20)



6 Kasım 2014 Perşembe

PEYGAMBERİMİZ HZ.MUHAMMED’E UYMAK KURTULUŞA ERMEKTİR


…Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır. (Araf Suresi, 157)

Yüce Allah, insanları yarattığı andan itibaren her çağın insanının algılama seviyelerine uygun olarak öğüt ve uyarıları içeren ilahi mesajlarını göndermiştir. Bu mesajları da her toplumun kendi içinden seçtiği elçiler ve peygamberler vasıtasıyla tüm insanlara bildirmiştir. Allah ne kadar toplum yaratmışsa her yarattığı toplum için mutlaka uyarıcı bir elçi veya peygamber göndermiştir. Hz. Muhammed’de Allah’ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur.

Her Müslümanın Peygamberimiz Hz.Muhammed’e tam bir itaatle uyması gerektiğini Allah bir ayetinde şöyle bildirir:

De ki: "Eğer siz Allah'ı seviyorsanız bana uyun; Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir." (Al-i İmran Suresi , 31)

Kendisine vahyolunundan başkasına uymadığını daima ifade eden Peygamberimiz Hz.Muhammed’e uymanın tek yolu Kuran’ı rehber edinerek Kuran'a tam tabi olmaktır. Peygamberimizi savunup desteklemek, Kuran ahlakını onun gösterdiği çabanın bir benzeri ile tüm dünyaya yaymaya çalışmakla, ahlakça ve tavırca gücünün yettiğinin en fazlasıyla ona benzemek için gayret etmekle olacaktır.



KURAN'A GÖRE KAİNATIN EFENDİSİ ALLAH'TIR. ALLAH'IN KENDİSİ İÇİN KULLANDIĞI SIFAT, PEYGAMBER DAHİ OLSA KİMSE İÇİN KULLANILMAZ.

KURAN'A GÖRE KAİNATIN EFENDİSİ ALLAH'TIR. ALLAH'IN KENDİSİ İÇİN KULLANDIĞI SIFAT, PEYGAMBER DAHİ OLSA KİMSE ÇİN KULLANILMAZ.

"Gökler, yer ve ikisi arasında bulunanlar" ifadesi KAİNAT'ı anlatır. Bunların -yani kainatın- Rabbi, yani "efendisi" de Yüce Allah'tır.


Kuran dışı kaynaklar bizleri yanlışa sevk edebilir ve kavramları yanlış anlamamıza neden olabilirler. Kasıtlı söylenmese de peygamberimizi anlatmak için kullanılan "kainatın efendisi" tanımı yanlıştır ve dikkat edilmesi gerekir. Allah tek Hakimdir ve her şeyin Rabbi- Efendisi yalnızca O'dur.

Efendi kelimesinin kelime anlamı olarak Arapça'da ''Rab'' olarak geçer, aynı zamanda Mevla anlamını taşır.

Peygamberimiz bile olsa ''Rab'' kelimesi anlamına gelen Efendi kelimesini kullanırken yanlış anlamalar olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

----
Senden önce gönderdiklerimizden, gerçekten yemek yiyen ve pazarlarda gezen (elçi)lerden başkasını göndermiş değiliz. Biz, sizin kiminizi kimi için deneme (fitne konusu) yaptık. Sabredecek misiniz? Senin Rabbin görendir. (Furkan Suresi 20)



PEYGAMBERE UYMAK HADİS KİTAPLARINA UYMAK DEĞİL, KURAN'A UYMAKTIR. PEYGAMBERİMİZ VAHYİN DIŞINA ASLA ÇIKMADI


Dünya üzerinde; ‘İslamfobi’ adı altında sunulan ve kaynağı İslam gibi gösterilmeye çalışılan tüm sorunların ana nedeni Kuran'ı yeterli bulmayıp rivayetlerin ve başka kaynakların ön plana çıkarılmasıdır. 

Peygamberimiz; Kuran’ın dışında bir dini kaynağı insanlara sunmamış, yazdırmamış ve öğretmemiştir. Peygamber’in söylemiş olduğu iddia edilen bir söz veya bir yorum Kuran'da bulunmaz, Kuran’la çelişir ve dine ilave veya eksiltme yaparsa; bu söz veya yorum hem dine, hem de Peygamber’e atılmış büyük bir iftiradır.
Günümüzde dünya üzerinde İslam adı altında vahşet uygulayanların kaynakları asla Kuran değildir. Bu sorunun tek çözümü ise bir an önce Kuran'a dönmek ve Kuran ahlakını durmaksızın anlatmaktır.

Allah Kuran'ın bir çok ayetinde Kuran'ın eksiksiz ve apaçık olduğunu bildirmektedir:

...Biz Kitap'ta hiç bir şeyi NOKSAN BIRAKMADIK. [En'am Suresi, 38]

O, size Kitabı AÇIKLANMIŞ OLARAK indirmiştir... [En'am Suresi, 114]

Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlar için HER ÖRNEĞİ gösterdik... [Rum Suresi, 58]



5 Kasım 2014 Çarşamba

HACER-ÜL ESVET'İN HİÇ BİR KUTSALLIĞI YOKTUR


Mekke'li Müşriklerce itibar ve asalet sembolü sayılan bu taşın cennetten geldiği ve ilk anda beyaz olup, sonra günahkar insanların dokunmaları ile siyahlaştığı gibi konular tamamen MİTOLOJİK inanışlardır ve İslam ile ilgisi yoktur. 

Bu taşın hiç bir kutsallığı yoktur. Bir şeyin kutsal olması için ona Allah'ın Kuran'da "kutsal" demesi gerekir. Kuran'da geçmeyen ve kutsal bilinen diğer konular da böyledir.


22 Ekim 2014 Çarşamba

Kuran Yeterlidir 11


İslam Adına Yaşanan Vahşet Kuran'a Uyulmadığından Kaynaklarınır

Dünya üzerinde İslam adına yaşanan vahşetin tek nedeni Kuran'ı eksik bulup ona ekleme yapmak isteyen bağnaz zihniyettir. 

Düşüncelerinin doğruluğunu ispat etmek içinse kullandıkları 'Kuran'da her şey yazmaz' şeklinde tılsımlı bir cümledir. Bu zihniyetin kaynağı ise doğruluğu kesin olmayan nakil ve rivayet yoluyla elde ettikleri eserlerdir.

Müslümanların ise tek kaynağı Allah'ın hak kitabı Kuran'dır. Allah Kuran'da her şeyi açıklamış ve Kuran'ı eksiksiz olarak indirmiştir:

...Biz Kitap'ta hiç bir şeyi NOKSAN BIRAKMADIK. [En'am Suresi, 38]

O, size Kitabı AÇIKLANMIŞ OLARAK indirmiştir... [En'am Suresi, 114]

Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlar için HER ÖRNEĞİ gösterdik... [Rum Suresi, 58]

Bu ayetleri okuyup, kabul ettikten sonra "ama Kuran'da her şey yazmaz ki" demek asla samimi bir tavır olmaz. Allah'ın diniyle, Allah'ın kitabıyla alay edenler asla kurtuluş bulamazlar. Kuran Allah'ın sözüdür ve Allah daima doğruları söyler... Atalarımızdan ve geleneklerimizden değil Allah'ın biz kullarına rahmet olarak indirdiği Kuran'dan öğrenmeliyiz gerçekleri. Allah bizi muhatap almış Kitap indirmiş, bizim ne haddimize Allah'ın kitabından başka kaynaklar aramak...