Kuran Allah'ın hadisi yani 'Allah'ın sözü'dür, Allah ayette böyle tanımlıyor. Çünkü 'hadis' söz demektir. Kuran da Allah'ın sözüdür ve Allah Kendi sözü dışında söz kabul etmediğini Nisa Suresi 87. ayeti ile şöyle bildirir:
...kimin Hadisi Allah'tan doğrudur... (Nisa Suresi, 87)
Allah'ın haram olarak bildirmediği konularda haram hükmü verip sonra da bunu Peygamberimizin 'hadisi' diye aktaranlar/rivayet edenler dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük iftiracılarıdır. Nur Peygamberimiz Rabbimizin sözünden asla çıkmaz ve kendisine vahyolunan Kuran'a uyardı.
Bir hadisin gerçekten Peygamberimizin sözü veya uygulaması olup olmadığını bilmek için Kuran’a arz etmemiz gerekir. Eğer bir hadis, Kuran ile mutabıksa, bu durumda doğrudur. Eğer geleceğe işaret eden bir hadis tahakkuk ettiyse yani gerçekleştiyse, bu durumda yine doğrudur. Ama eğer söz konusu hadis Kuran ile çelişiyorsa, bu konuda artık tereddüt yoktur: Hadis hiçbir şekilde doğru kabul edilemez.
Aslında sorulması gereken soru; hadisler bir Müslüman için gerekli midir? Öncelikle bir Müslümanın “olmazsa olmaz” yegane kaynağı Kuran’dır ve Kuran bir Müslüman için başlı başına yeterlidir. Yüce Rabbimiz’in hükmü gereği her Müslüman yalnızca Kuran’dan sorulacaktır. Fakat elbette ki Peygamberimizin Kuran’a dayalı uygulamalarını veya mucizelerini bilmek çok büyük bir nimettir.
Hadislere uymak bir Müslüman için farz vazifesi değildir fakat Peygamberimizin söz ve uygulamaları, geleceğe dair verdiği müjdeler önemli birer yol göstericidir. İşte bu sebeple, doğru izahı yanlıştan ayırmak ve günümüze ulaşan gerçek hadisleri teşhis edip anlayabilmek çok önemlidir.
Ancak bir kısım İslam toplumları için sorun, Kuran’ı tamamen terk etmeleri ve bunun yerine uydurma hadisleri yol gösterici edinmeleridir. Karmaşaya gerek duymadan bir an önce Kuran'a yönelmeli ve tek kaynak olarak Kuran'ı kabul etmeliyiz...
...kimin Hadisi Allah'tan doğrudur... (Nisa Suresi, 87)
Allah'ın haram olarak bildirmediği konularda haram hükmü verip sonra da bunu Peygamberimizin 'hadisi' diye aktaranlar/rivayet edenler dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük iftiracılarıdır. Nur Peygamberimiz Rabbimizin sözünden asla çıkmaz ve kendisine vahyolunan Kuran'a uyardı.
Bir hadisin gerçekten Peygamberimizin sözü veya uygulaması olup olmadığını bilmek için Kuran’a arz etmemiz gerekir. Eğer bir hadis, Kuran ile mutabıksa, bu durumda doğrudur. Eğer geleceğe işaret eden bir hadis tahakkuk ettiyse yani gerçekleştiyse, bu durumda yine doğrudur. Ama eğer söz konusu hadis Kuran ile çelişiyorsa, bu konuda artık tereddüt yoktur: Hadis hiçbir şekilde doğru kabul edilemez.
Aslında sorulması gereken soru; hadisler bir Müslüman için gerekli midir? Öncelikle bir Müslümanın “olmazsa olmaz” yegane kaynağı Kuran’dır ve Kuran bir Müslüman için başlı başına yeterlidir. Yüce Rabbimiz’in hükmü gereği her Müslüman yalnızca Kuran’dan sorulacaktır. Fakat elbette ki Peygamberimizin Kuran’a dayalı uygulamalarını veya mucizelerini bilmek çok büyük bir nimettir.
Hadislere uymak bir Müslüman için farz vazifesi değildir fakat Peygamberimizin söz ve uygulamaları, geleceğe dair verdiği müjdeler önemli birer yol göstericidir. İşte bu sebeple, doğru izahı yanlıştan ayırmak ve günümüze ulaşan gerçek hadisleri teşhis edip anlayabilmek çok önemlidir.
Ancak bir kısım İslam toplumları için sorun, Kuran’ı tamamen terk etmeleri ve bunun yerine uydurma hadisleri yol gösterici edinmeleridir. Karmaşaya gerek duymadan bir an önce Kuran'a yönelmeli ve tek kaynak olarak Kuran'ı kabul etmeliyiz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder