Kuran’da şimdiye kadar bilinenin aksine hırsızın elinin kesileceğine dair bir hüküm yoktur. Kuran’a göre hırsız, çaldıklarının (yani kazandıklarının) tam karşılığı olacak derecede hapis ile cezalandırılır. Bu ceza, Kuran’daki “toplum ile ilişkilerini kesin” emrinin karşılığıdır. Hırsız eğer ihtiyaç sahibi ve acziyetinden dolayı çalmışsa buna uygun bir ceza verilir (kısa dönem hapis gibi) ancak hırsız, organize, örgütlü, sistematik, nitelikli ve benzeri şekilde bu işi bir meslek haline getirmişse ya da devlet malını hortumlayacak şekilde toplumun tamamına zarar vermişse bunların hepsinin cezası ayrı ayrıdır ve cezai sistemler buna göre düzenlenmelidir. Ayette Cenab-ı Allah’ın bizlere öğütlediği caydırıcı sistem “hırsızın toplum ile ilişkisinin kesilmesi”dir. Ayette “ellerini kesin” demesine rağmen biz meallendirirken el kesme tanımı kullanmadık, çünkü ayet aşağıda kelime tahlillerinde de detaylıca açıkladığımız gibi fiili olarak el kesmeyi anlatmaz, ayet hırsızı toplumdan tecrit etmeyi anlatır. Bu bilgilerden sonra kelime tahlili ile konuya açıklık getirelim inşaAllah.
Maide suresi 38. ayetin hırsızın elinin kesilmesini emrettiği söylenir. Bu ayete bakalım ve ilgili kelimeleri inceleyelim.;
جَزَاء cezaen; karşılık demektir.
بِمَا كَسَبَا Bima keseba; yaptıklarından dolayı.
نَكَالاً Nekalen; caydırma olarak.
مِّنَ اللّهِ Min Allahi; Allah’tan demektir.
O halde ayetin bu kısmına şöyle bir meal verebiliriz:
”(Bu,) yaptıklarına karşılık Allah’ın öngördüğü bir caydırma yöntemidir.” Peki bu ceza nedir ve kim içindir?
Ayetin başına bakalım;
وَالسَّارِقُ Ve es sariku; erkek hırsız.
وَالسَّارِقَةُ Ve es sarikatu; kadın hırsız.
فَاقْطَعُواْ Fe ikteu; kesin. (bu kelime üzerinde daha sonra duracağız.)
أَيْدِيَهُمَا Eydiye Huma, işte can alacı nokta. Ayette geçen Huma ‘o ikisinin’ demektir ve erkek hırsız ile kadın hırsızın o ikisinin eydini kesin demektir.
Peki eyd nedir?
Eyd arapçada eşsesli bir kelimedir. Bir anlamı ”güç, kuvvet” diğer anlamı ise ”ellerdir”. O halde her iki ihtimali de düşünüp ayeti anlamaya çalışalım. Bu sözcük eyidi fiilinden tekil mastar bir isim olabilir. Tekil olduğu ve eyidi fiilinden geldiği kabul edilirse kuvvet güç anlamına gelir.
Kuran’da bu şekilde kullanımına dair şu örnekler vardır.
” Sen onların söylediklerine karşı sabret ve Bizim EYD sahibi kulumuz Davud’u hatırla.” (Sad Suresi, 17)
Burada EYD kelimesi güç, kuvvet anlamında kullanılmıştır.
“EYD ve basiret sahibi olan kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakup’u da hatırla.” ( Sad Suresi, 45)
Burada da EYD güç, kuvvet anlamında kullanılmıştır.
“Şüphesiz Biz göğü EYD ile bina ettik ve Biz onu genişleticiyiz.” (Zariyat Suresi, 47)
Bu üç ayette de EYD güç anlamında kullanılmıştır. O halde ayete erkek hırsızın ve kadın hırsızın gücünü, yaptıklarına karşılık kesin şeklinde anlam vermemiz mümkündür.
Fakat biz EYD üzerinde hemen karar vermeyelim, bu kelimenin ikinci anlamı yani ELLER anlamına da bakalım. Önce şu bilgiyi verelim. Arapçada tekillik ve çoğulluğa ek olarak iki şey için ayrı bir kip daha vardır. Buna tesniye denir.
YED; Bir el.
YEDA; İki el.
EYD; Eller, üç ve daha çok el demektir.
Bir insanda üç tane el olmadığına göre kelimenin eller anlamında kullanıldığını kabul etsek bile bunu mecaz olarak almamız lazım. Gramer olarak detayına bakacağız ama önce şunu netleştirelim.
EYD eller demek ise mecaz olarak almamız gerekir dedik. Peki Kuran’da el hiç mecaz anlamında kullanılmış mıdır?
Kuran’da el tekil, ikili ve çoğul formuyla 110 ayette 120 defa geçer. Ve bunların da sadece 30 tanesi gerçek, fiziksel el anlamındadır. Diğerleri mecazdır. Hemen el kesme ayetinin geçtiği surelerde ki iki örneğe bakalım.
”Ey iman edenler! Allah’ın size nimetini hatırlayın: Hani bir topluluk size ellerini uzatmağa yeltenmişti de onların ellerini sizden çekmişti. Allah’ı dinleyin. İnananlar Allah’a güvensin. (Maide Suresi, 11)
Bu ayette eyd, eller kelimesinin mecaz olarak kullanıldığı açıktır.
”Yahudiler ”Allah’ın eli bağlı” dediler. Aslında elleri bağlı olanlar kendileri. Halbuki O’nun iki eli de açık olup dilediği gibi harcamaktadır. (Maide Suresi, 64)
Burada da yed; el, ve yeda; iki el kelimesi mecaz anlamında kullanılmıştır.
Tekrar edelim. Eyd güç ya da eller demektir. Ayette eyd ile söylenen güç değil eller ise bu kelime en az üç eli ifade ettiği için, bir insanın da üç eli olamayacağından, kastedilen mecazdır. Burada hırsızın gücünün kesilmesi istenmektedir.
Burada şu itiraz yapılabilir:
‘İyi ama ayette bir hırsızdan bahsedilmiyor şayet hırsızın ellerini kesin deseydi olabilirdi. Ama o ikisinin ellerini kesin deniliyor. İki kişinin de dört eli olduğuna göre gerçek el kesme anlatılıyor olabilir.’
Bu iddia yanlıştır. Şöyle ki ‘Huma’ zamirdir. İki kişiye işaret eder. Bu iki kişi ayetin başında geçen erkek hırsız ve kadın hırsızdır. Her ikisinin de ellerini kesin demektir. Huma kelimeye bu anlamı verir. Eller arapça da üçten başladığı için bu ellerin biyolojik el olarak anlaşılması mümkün değildir. Kesinlikle mecaz anlaşılır. Buraya kadar eyd kelimesi üzerinde yeterince durduk. Şimdide en az bu kavram kadar önemli olan diğer kelimeye ‘kesme’ fiiline bakalım:
KESMEK FİİLİ...:
Ayette geçen ve Türkçeye ‘kesmek’ olarak çevrilen kelime ‘KataA ( قطع )’ dır. Bu kelime kesmek anlamına gelse de Kuran’da çoğu zaman fiziksel kesme anlamında kullanılmaz. KataA Kuran’da bu ayet haricinde 18 yerde daha geçmektedir. Ve 16 yerde kesinlikle fiziksel kesme anlamında kullanılmadığı bellidir. Diğer iki yerde ki kullanımı ise yoruma açıktır. Mecazi kesmede kullanılmış olabilir fiziksel kesme de.
Şimdi bu ayetlere bakalım.
1- وَيَقْطَعُونَ مَا أَمَرَ اللَّهُ بِهِ أَن يُوصَلَ
Allah’ın birleştirilmesini emrettiğini keserler. ( Bakara suresi, 27)
2-لِيَقْطَعَ طَرَفًا مِّنَ الَّذِينَ كَفَرُواْ
İnkar edenlerin bir kısmını keser. ( Ali imran suresi, 37)
3- فَقُطِعَ دَابِرُ الْقَوْمِ الَّذِينَ ظَلَمُواْ
Zulmeden topluluğun ardı böyle kesilir. ( Enam suresi, 45)
4- وَقَطَعْنَا دَابِرَ الَّذِينَ
O kimselerin ardını kestik. ( Araf suresi, 72)
5- وَيَقْطَعَ دَابِرَ الْكَافِرِينَ
Ve kafirlerin arkasını kesiyor. ( Enfal suresi, 72)
6-وَلاَ يَقْطَعُونَ وَادِيًا
Kestikleri (aştıkları) her vadi ( Tevbe suresi, 121)
7-وُجُوهُهُمْ قِطَعًا مِّنَ اللَّيْلِ مُظْلِمًا
Yüzleri geceden bir kesim (gibi) karanlık.. (Yunus suresi, 27)
8-بِقِطْعٍ مِّنَ اللَّيْلِ
Gecenin bir kesiminde. ( Hud suresi, 81)
9-وَفِي الأَرْضِ قِطَعٌ
Toprak kesimleri ( parçaları) (Rad suresi, 4)
10-وَيَقْطَعُونَ مَآ أَمَرَ اللّهُ بِهِ أَن يُوصَلَ
Allah’ın birleşmesini emrettiğini keserler. ( Rad Suresi, 25)
11-بِقِطْعٍ مِّنَ اللَّيْلِ
Gecenin bir kesiminde. ( Hicr suresi, 65)
12-مَقْطُوعٌ مُّصْبِحِينَ
Sabaha çıkanların (nesli) kesilecek. (Hicr suresi, 66)
13- بِسَبَبٍ إِلَى السَّمَاء ثُمَّ لِيَقْطَعْ
Göğe uzattığı vesileyi kessin. ( Hacc suresi, 15)
14- قَاطِعَةً أَمْرًا
Emri kesmek. ( Neml suresi, 32)
15- وَتَقْطَعُونَ السَّبِيلَ
Yolları kesiyor. ( Ankebut suresi, 29)
16-لَّا مَقْطُوعَةٍ
(Cennet nimetleri) kesilmezler. ( Vakıa suresi, 33)
İşte bu 16 ayette kataAnın fiziksel kesme anlamında kullanılmadığı açıktır.
17-ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتِينَ
Sonra O’ndan vahyi keserdik. ( Hakka suresi, 46)
18-مَا قَطَعْتُم مِّن لِّينَةٍ
Hurma ağacından kestiniz. ( Haşr suresi, 5)
Ancak ‘Sonra O’ndan vahyi keserdik ve ‘hurma ağacından kestiniz ayetlerinde kataA fiziksel kesme olarak anlaşılabilir.
Kuran’da kataA daha çok fiziksel olmayan kesmeyi anlattığına göre sırf bu kelimenin kullanılması bile ayeti el kesmek değil gücü kesmek, ilişkiyi kesmek olarak anlamamızın daha doğru olduğunu göstermektedir. Zira Kuran’da fiziksel kesme olarak kelimenin şeddeli formu olan QaTTaA kullanılmıştır. Özellikle el kesmeden bahseden ayetler QaTTaA kelimesi ile gelmiştir. Bunlara bakalım.
(Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf’a da:) “Çık, onlara (görün)” dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve: “Allah’ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir” dediler. (Yusuf suresi, 31)
Yusuf suresi 31. ayette Yusuf peygamberin yakışıklılığına hayran kalıp heyecanlanan kadınların meyve bıçağı ile ellerini kestiği anlatılır. Burada ellerini kesmek için kullanılan fiil QaTTaAdır. Ayrıca kadınların ellerini kesip koparmadıkları da bellidir.
لأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلاَفٍ ثُمَّ لأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ
(Firavun) “Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım.” (Araf suresi, 124)
Bu ayette ise Firavunun kendinden izinsiz iman eden sihirbazlara yaptığı tehdit vardır. Burada ellerin kesilip koparılmasından bahsedilir ve kullanılan kelime QaTTaAdır. O halde ayette geçen kelimenin mecazi mefhumları kesmek için kullanılan kataA olması eli çizmek ve kesip koparmak anlamından kullanılan QaTTaA olmaması kesilmesi gerekeninin fiziksel el değil güç olması gerektiğini bir kez daha kanıtlar.
Bu kelime tahlilleri ve Kuran’ın genel anlatımı, hırsızın elinin kesilmesinin şimdiye kadar yanlış bir algı olduğunu, doğrusunun ise “toplum ile ilişkinin kesilmesi” “hırsızlık yapanın gücünün kesilmesi” gibi anlamlar taşıdığını göstermiş oldu. Hırsızlık edenlerin ellerinin kesilmesinin tek sebebi, geleneksel bir kabulle ve Kuran dışı kaynaklarla konuya yaklaşılmasından kaynaklanmaktadır. Kuran her topluma, her zamana ve her kültüre hitap eden, içinde sadece Allah’ın Hak sözlerinin olduğu mükemmel bir kitaptır ve tüm hükümler sadece Kuran’dadır. Kuran Allah’ın kopmayan kulp olarak nitelediği sapasağlam bir kaynaktır.

Maide suresi 38. ayetin hırsızın elinin kesilmesini emrettiği söylenir. Bu ayete bakalım ve ilgili kelimeleri inceleyelim.;
جَزَاء cezaen; karşılık demektir.
بِمَا كَسَبَا Bima keseba; yaptıklarından dolayı.
نَكَالاً Nekalen; caydırma olarak.
مِّنَ اللّهِ Min Allahi; Allah’tan demektir.
O halde ayetin bu kısmına şöyle bir meal verebiliriz:
”(Bu,) yaptıklarına karşılık Allah’ın öngördüğü bir caydırma yöntemidir.” Peki bu ceza nedir ve kim içindir?
Ayetin başına bakalım;
وَالسَّارِقُ Ve es sariku; erkek hırsız.
وَالسَّارِقَةُ Ve es sarikatu; kadın hırsız.
فَاقْطَعُواْ Fe ikteu; kesin. (bu kelime üzerinde daha sonra duracağız.)
أَيْدِيَهُمَا Eydiye Huma, işte can alacı nokta. Ayette geçen Huma ‘o ikisinin’ demektir ve erkek hırsız ile kadın hırsızın o ikisinin eydini kesin demektir.
Peki eyd nedir?
Eyd arapçada eşsesli bir kelimedir. Bir anlamı ”güç, kuvvet” diğer anlamı ise ”ellerdir”. O halde her iki ihtimali de düşünüp ayeti anlamaya çalışalım. Bu sözcük eyidi fiilinden tekil mastar bir isim olabilir. Tekil olduğu ve eyidi fiilinden geldiği kabul edilirse kuvvet güç anlamına gelir.
Kuran’da bu şekilde kullanımına dair şu örnekler vardır.
” Sen onların söylediklerine karşı sabret ve Bizim EYD sahibi kulumuz Davud’u hatırla.” (Sad Suresi, 17)
Burada EYD kelimesi güç, kuvvet anlamında kullanılmıştır.
“EYD ve basiret sahibi olan kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakup’u da hatırla.” ( Sad Suresi, 45)
Burada da EYD güç, kuvvet anlamında kullanılmıştır.
“Şüphesiz Biz göğü EYD ile bina ettik ve Biz onu genişleticiyiz.” (Zariyat Suresi, 47)
Bu üç ayette de EYD güç anlamında kullanılmıştır. O halde ayete erkek hırsızın ve kadın hırsızın gücünü, yaptıklarına karşılık kesin şeklinde anlam vermemiz mümkündür.
Fakat biz EYD üzerinde hemen karar vermeyelim, bu kelimenin ikinci anlamı yani ELLER anlamına da bakalım. Önce şu bilgiyi verelim. Arapçada tekillik ve çoğulluğa ek olarak iki şey için ayrı bir kip daha vardır. Buna tesniye denir.
YED; Bir el.
YEDA; İki el.
EYD; Eller, üç ve daha çok el demektir.
Bir insanda üç tane el olmadığına göre kelimenin eller anlamında kullanıldığını kabul etsek bile bunu mecaz olarak almamız lazım. Gramer olarak detayına bakacağız ama önce şunu netleştirelim.
EYD eller demek ise mecaz olarak almamız gerekir dedik. Peki Kuran’da el hiç mecaz anlamında kullanılmış mıdır?
Kuran’da el tekil, ikili ve çoğul formuyla 110 ayette 120 defa geçer. Ve bunların da sadece 30 tanesi gerçek, fiziksel el anlamındadır. Diğerleri mecazdır. Hemen el kesme ayetinin geçtiği surelerde ki iki örneğe bakalım.
”Ey iman edenler! Allah’ın size nimetini hatırlayın: Hani bir topluluk size ellerini uzatmağa yeltenmişti de onların ellerini sizden çekmişti. Allah’ı dinleyin. İnananlar Allah’a güvensin. (Maide Suresi, 11)
Bu ayette eyd, eller kelimesinin mecaz olarak kullanıldığı açıktır.
”Yahudiler ”Allah’ın eli bağlı” dediler. Aslında elleri bağlı olanlar kendileri. Halbuki O’nun iki eli de açık olup dilediği gibi harcamaktadır. (Maide Suresi, 64)
Burada da yed; el, ve yeda; iki el kelimesi mecaz anlamında kullanılmıştır.
Tekrar edelim. Eyd güç ya da eller demektir. Ayette eyd ile söylenen güç değil eller ise bu kelime en az üç eli ifade ettiği için, bir insanın da üç eli olamayacağından, kastedilen mecazdır. Burada hırsızın gücünün kesilmesi istenmektedir.
Burada şu itiraz yapılabilir:
‘İyi ama ayette bir hırsızdan bahsedilmiyor şayet hırsızın ellerini kesin deseydi olabilirdi. Ama o ikisinin ellerini kesin deniliyor. İki kişinin de dört eli olduğuna göre gerçek el kesme anlatılıyor olabilir.’
Bu iddia yanlıştır. Şöyle ki ‘Huma’ zamirdir. İki kişiye işaret eder. Bu iki kişi ayetin başında geçen erkek hırsız ve kadın hırsızdır. Her ikisinin de ellerini kesin demektir. Huma kelimeye bu anlamı verir. Eller arapça da üçten başladığı için bu ellerin biyolojik el olarak anlaşılması mümkün değildir. Kesinlikle mecaz anlaşılır. Buraya kadar eyd kelimesi üzerinde yeterince durduk. Şimdide en az bu kavram kadar önemli olan diğer kelimeye ‘kesme’ fiiline bakalım:
KESMEK FİİLİ...:
Ayette geçen ve Türkçeye ‘kesmek’ olarak çevrilen kelime ‘KataA ( قطع )’ dır. Bu kelime kesmek anlamına gelse de Kuran’da çoğu zaman fiziksel kesme anlamında kullanılmaz. KataA Kuran’da bu ayet haricinde 18 yerde daha geçmektedir. Ve 16 yerde kesinlikle fiziksel kesme anlamında kullanılmadığı bellidir. Diğer iki yerde ki kullanımı ise yoruma açıktır. Mecazi kesmede kullanılmış olabilir fiziksel kesme de.
Şimdi bu ayetlere bakalım.
1- وَيَقْطَعُونَ مَا أَمَرَ اللَّهُ بِهِ أَن يُوصَلَ
Allah’ın birleştirilmesini emrettiğini keserler. ( Bakara suresi, 27)
2-لِيَقْطَعَ طَرَفًا مِّنَ الَّذِينَ كَفَرُواْ
İnkar edenlerin bir kısmını keser. ( Ali imran suresi, 37)
3- فَقُطِعَ دَابِرُ الْقَوْمِ الَّذِينَ ظَلَمُواْ
Zulmeden topluluğun ardı böyle kesilir. ( Enam suresi, 45)
4- وَقَطَعْنَا دَابِرَ الَّذِينَ
O kimselerin ardını kestik. ( Araf suresi, 72)
5- وَيَقْطَعَ دَابِرَ الْكَافِرِينَ
Ve kafirlerin arkasını kesiyor. ( Enfal suresi, 72)
6-وَلاَ يَقْطَعُونَ وَادِيًا
Kestikleri (aştıkları) her vadi ( Tevbe suresi, 121)
7-وُجُوهُهُمْ قِطَعًا مِّنَ اللَّيْلِ مُظْلِمًا
Yüzleri geceden bir kesim (gibi) karanlık.. (Yunus suresi, 27)
8-بِقِطْعٍ مِّنَ اللَّيْلِ
Gecenin bir kesiminde. ( Hud suresi, 81)
9-وَفِي الأَرْضِ قِطَعٌ
Toprak kesimleri ( parçaları) (Rad suresi, 4)
10-وَيَقْطَعُونَ مَآ أَمَرَ اللّهُ بِهِ أَن يُوصَلَ
Allah’ın birleşmesini emrettiğini keserler. ( Rad Suresi, 25)
11-بِقِطْعٍ مِّنَ اللَّيْلِ
Gecenin bir kesiminde. ( Hicr suresi, 65)
12-مَقْطُوعٌ مُّصْبِحِينَ
Sabaha çıkanların (nesli) kesilecek. (Hicr suresi, 66)
13- بِسَبَبٍ إِلَى السَّمَاء ثُمَّ لِيَقْطَعْ
Göğe uzattığı vesileyi kessin. ( Hacc suresi, 15)
14- قَاطِعَةً أَمْرًا
Emri kesmek. ( Neml suresi, 32)
15- وَتَقْطَعُونَ السَّبِيلَ
Yolları kesiyor. ( Ankebut suresi, 29)
16-لَّا مَقْطُوعَةٍ
(Cennet nimetleri) kesilmezler. ( Vakıa suresi, 33)
İşte bu 16 ayette kataAnın fiziksel kesme anlamında kullanılmadığı açıktır.
17-ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتِينَ
Sonra O’ndan vahyi keserdik. ( Hakka suresi, 46)
18-مَا قَطَعْتُم مِّن لِّينَةٍ
Hurma ağacından kestiniz. ( Haşr suresi, 5)
Ancak ‘Sonra O’ndan vahyi keserdik ve ‘hurma ağacından kestiniz ayetlerinde kataA fiziksel kesme olarak anlaşılabilir.
Kuran’da kataA daha çok fiziksel olmayan kesmeyi anlattığına göre sırf bu kelimenin kullanılması bile ayeti el kesmek değil gücü kesmek, ilişkiyi kesmek olarak anlamamızın daha doğru olduğunu göstermektedir. Zira Kuran’da fiziksel kesme olarak kelimenin şeddeli formu olan QaTTaA kullanılmıştır. Özellikle el kesmeden bahseden ayetler QaTTaA kelimesi ile gelmiştir. Bunlara bakalım.
(Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf’a da:) “Çık, onlara (görün)” dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve: “Allah’ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir” dediler. (Yusuf suresi, 31)
Yusuf suresi 31. ayette Yusuf peygamberin yakışıklılığına hayran kalıp heyecanlanan kadınların meyve bıçağı ile ellerini kestiği anlatılır. Burada ellerini kesmek için kullanılan fiil QaTTaAdır. Ayrıca kadınların ellerini kesip koparmadıkları da bellidir.
لأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلاَفٍ ثُمَّ لأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ
(Firavun) “Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım.” (Araf suresi, 124)
Bu ayette ise Firavunun kendinden izinsiz iman eden sihirbazlara yaptığı tehdit vardır. Burada ellerin kesilip koparılmasından bahsedilir ve kullanılan kelime QaTTaAdır. O halde ayette geçen kelimenin mecazi mefhumları kesmek için kullanılan kataA olması eli çizmek ve kesip koparmak anlamından kullanılan QaTTaA olmaması kesilmesi gerekeninin fiziksel el değil güç olması gerektiğini bir kez daha kanıtlar.
Bu kelime tahlilleri ve Kuran’ın genel anlatımı, hırsızın elinin kesilmesinin şimdiye kadar yanlış bir algı olduğunu, doğrusunun ise “toplum ile ilişkinin kesilmesi” “hırsızlık yapanın gücünün kesilmesi” gibi anlamlar taşıdığını göstermiş oldu. Hırsızlık edenlerin ellerinin kesilmesinin tek sebebi, geleneksel bir kabulle ve Kuran dışı kaynaklarla konuya yaklaşılmasından kaynaklanmaktadır. Kuran her topluma, her zamana ve her kültüre hitap eden, içinde sadece Allah’ın Hak sözlerinin olduğu mükemmel bir kitaptır ve tüm hükümler sadece Kuran’dadır. Kuran Allah’ın kopmayan kulp olarak nitelediği sapasağlam bir kaynaktır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder