Rivayet kültürü mensuplarına göre din için Kuran yeterli değildir, ilave olarak rivayetler de gereklidir ve hatta bu rivayetler Kuran gibidir ve ilahidirler. Oysa Kuran’a göre bu iddia doğru değildir ve hatta Allah’a karşı bir muhalefet ve başkaldırıdır. Allah Kuran’da kullarının hadislerden ya da fıkıh kitaplarından değil, sadece Kuran’dan sorumlu olduğunu bildiriyor. Eğer sorumlu olduğumuz kitap yalnızca Kuran ise, bu demektir ki İslam adına oluşturulmuş diğer kaynaklar ve kitaplar bizim için sorumluluk alanı değildir.
Allah, vahiy ettiği Kitabını kıyamete kadar koruyacağını, içinde hiçbir çelişki ve tutarsızlık olmadığını ve bizzat Kendisi tarafından açıklandığını bildirmiştir. Buna karşın rivayetlerle oluşturulmuş kültürün ve fıkıh kitapların doğruluğuna dair hiç bir delilimiz yoktur, bilakis bu kaynakların tarihin karanlıklarından gelen uydurmalarla, sosyal, siyasal, kültürel vs yalanlar ve etkilerle oluşturulduğu bilinmektedir. Kendi içlerinde ve benzer kaynaklarla binlerce çelişki ve tutarsızlık olan bir kaynak asla dinin kaynağı olamaz. Dine dair kaynak yalnızca İlahi olmalıdır, yanlış barındırmayan, insan hayatına hitap eden, ibadete dair, emir ve yasaklara dair her konunun insana uygun olması gerekir. Bu özelliklere sahip tek kaynak Kuran’dır.
Sünni ve Şii kültürlerle oluşturulan binlerce sayfalık kitaplar dinin kaynağı değildirler, çünkü içlerinde Allah’ın vahyi olan Kuran’a uygun olmayan konular ve rivayetler barındırırlar, eğer bir kaynağın içerisinde yanlış, yalan ve asıl kaynağa muhalif konular varsa bu kaynak dini yaşamak isteyen kişi için hep şüphe olacaktır. Ancak bu kaynakları tümden reddetmek yerine her detayı Kuran’a arz edip doğru olup olmadığını, Kuran’a muhalif içerik teşkil edip etmediğini anlayabiliriz. İslam’a dair tek teşri kaynağı (hüküm bildiren kaynak) Kuran’dır, helaller ve haramlar, ibadet yöntemleri sadece Kuran’dadır. Kuran harici kaynakları bu bilgiler ışığında değerlendirebiliriz. Hz Peygamberin sosyal hayata dair elbette yaşadığı, yıllarca öğütlediği ve örnek olduğu konular vardır, bunların hiç birini bu kaynaklardan şüphe ediyoruz ve dinin hüküm kaynağı kabul etmiyoruz diyerek bir kenara atamayız, Kuran’a uygun olanların Hz Peygamber’den gelen bilgiler olduğuna -eğer hüküm beyan etmiyorsa- hüsnü zan ederiz.
"Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiç bir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. HÜKÜM, YALNIZCA ALLAH’INDIR. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler." (Yusuf suresi 40)
Allah hakimlerin hakimidir ve dine dair hükümleri yalnızca O verir, bizleri de yalnızca Kuran’dan sorumlu tutmuştur, ahirette herkes tek başına Rabbimize hesap verecektir, rivayetler bizi o anlarda zor durumda bırakabilir ama Kuran’ın nuru ile Rabbimize verecek cevabımız bize yardımcı olacaktır.
Ve şüphesiz o (Kur'an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız. (Zuhruf Suresi 44)
www.YanlisBilinenGercekler .com
Allah, vahiy ettiği Kitabını kıyamete kadar koruyacağını, içinde hiçbir çelişki ve tutarsızlık olmadığını ve bizzat Kendisi tarafından açıklandığını bildirmiştir. Buna karşın rivayetlerle oluşturulmuş kültürün ve fıkıh kitapların doğruluğuna dair hiç bir delilimiz yoktur, bilakis bu kaynakların tarihin karanlıklarından gelen uydurmalarla, sosyal, siyasal, kültürel vs yalanlar ve etkilerle oluşturulduğu bilinmektedir. Kendi içlerinde ve benzer kaynaklarla binlerce çelişki ve tutarsızlık olan bir kaynak asla dinin kaynağı olamaz. Dine dair kaynak yalnızca İlahi olmalıdır, yanlış barındırmayan, insan hayatına hitap eden, ibadete dair, emir ve yasaklara dair her konunun insana uygun olması gerekir. Bu özelliklere sahip tek kaynak Kuran’dır.
Sünni ve Şii kültürlerle oluşturulan binlerce sayfalık kitaplar dinin kaynağı değildirler, çünkü içlerinde Allah’ın vahyi olan Kuran’a uygun olmayan konular ve rivayetler barındırırlar, eğer bir kaynağın içerisinde yanlış, yalan ve asıl kaynağa muhalif konular varsa bu kaynak dini yaşamak isteyen kişi için hep şüphe olacaktır. Ancak bu kaynakları tümden reddetmek yerine her detayı Kuran’a arz edip doğru olup olmadığını, Kuran’a muhalif içerik teşkil edip etmediğini anlayabiliriz. İslam’a dair tek teşri kaynağı (hüküm bildiren kaynak) Kuran’dır, helaller ve haramlar, ibadet yöntemleri sadece Kuran’dadır. Kuran harici kaynakları bu bilgiler ışığında değerlendirebiliriz. Hz Peygamberin sosyal hayata dair elbette yaşadığı, yıllarca öğütlediği ve örnek olduğu konular vardır, bunların hiç birini bu kaynaklardan şüphe ediyoruz ve dinin hüküm kaynağı kabul etmiyoruz diyerek bir kenara atamayız, Kuran’a uygun olanların Hz Peygamber’den gelen bilgiler olduğuna -eğer hüküm beyan etmiyorsa- hüsnü zan ederiz.
"Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiç bir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. HÜKÜM, YALNIZCA ALLAH’INDIR. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler." (Yusuf suresi 40)
Allah hakimlerin hakimidir ve dine dair hükümleri yalnızca O verir, bizleri de yalnızca Kuran’dan sorumlu tutmuştur, ahirette herkes tek başına Rabbimize hesap verecektir, rivayetler bizi o anlarda zor durumda bırakabilir ama Kuran’ın nuru ile Rabbimize verecek cevabımız bize yardımcı olacaktır.
Ve şüphesiz o (Kur'an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız. (Zuhruf Suresi 44)
www.YanlisBilinenGercekler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder